On Yaşına Dönerken

İngilizce, kelimelerin sözlükte yer alan ilk anlamlarından çok daha farklı biçimlerde kullanıldığı, çok esnek bir dil. Anadili İngilizce olan biri belki bunun farkına bile varmayacaktır; ama biz çevirmenler bu gibi durumlarda bazen fena halde çuvallayabiliyoruz.

"(...) not when he is turning ten." diye bir cümle vardı, geçenlerde seyrettiğim bir dizide. Dediğim gibi, anadili İngilizce olan biri buradaki "turning" kelimesinin biz Türklerin sözlükte görmeye çalıştığımız anlamda olmadığını fark etmeyebilir bile. Onun açısından bu, kullandığı dilin ona son derece doğal bir kalıbı olabilir.

Ama aynı cümleyi Türkçeye çevirirken durum değişir elbet. Oradaki "turning" fiili bizim alıştığımız şekilde, "Arabayı sola döndür. Marketi geçince sola sap." diye çevirebileceğimiz bir anlam taşımıyor. Bariz bir şekilde, farklı bir şeyi ifade ediyor.



Her kelimenin, her cümlenin, her deyimin Türkçe anlamını yazan sihirli bir kitap var mı bilmiyorum; ama çoğu kez böyle bir kitaba gerek olmadığını söyleyebilirim.Yukarıdaki cümleyi Türkçeye çevirirken "dönmek" fiilini kullanmaya kalktığınızda, yanlış bir şeyler olduğunu hissetmeniz gerekir.

"On yaşına dönerken olmaz." tarzında saçmasapan bir çeviri yaptığınızda, ortaya çıkan cümleye bir kere bakıp ne kadar anlamsız olduğunu gördüğünüzde, hemen düzeltmeniz gerekir. Düzeltmeyip, onu o şekilde bırakıyorsanız, kötü bir çevirmensiniz demektir. Dahası, çeviri yapmaya kalkmadan önce yapmanız gereken ilk şeyi, kendi andalinizi adam gibi öğrenmeyi unutmuşsunuz demektir.

Yorumlar

Cryogenix dedi ki…
Aynı sorun "go"lu ve "yapılır, edilmez" anlamında kullanılan "you"lu fiillerde de mevcut olabiliyor komik bir şekilde. Uyduruyorum ama benzer örnekler çok:

The company went public. - Şirket halka gitti (Go'yu görünce cümleyi anlamış olduğunu sanmanın heyecanıyla, arada to bile olmasa bir yere gitmek olarak tamamlıyor zihin onu).

He went low profile - Düşük profile gitti.

You don't mess with a guy bigger than you. You just apologize - Senden iri bir adama bulaşmazsın. Özür dileyiverirsin. (Sen?)

Cümlede veya konu bütünlüğünde bir terslik olduğu fark edilse ve gerekli araştırma yapılsa, o bire bir çevrilen kelimelerin birer deyim olduğu ortaya çıkacak ama nedense fark edilmiyor.

Teknede "Let's go full throttle." diyen bir adam neden "tam kısma vanası gidelim" demiş olsun ki? Son cümle ve çevirisi gerçekti. Bir belgeselde geçmiş :)
kerem özdural dedi ki…
Aslında her şey, insanın yaptığı çeviriye bir kere bakıp anlamlı olup olmadığını kontrol etmesinde bitiyor. Hepimiz insanız, hepimizin arada sırada dalıp, hatalarımızı fark edemediğimiz anlar olur -ki zaten redaktörler bunun için var, ama insan yaptığı işe biraz özenle yaklaşmalı.
Cryogenix dedi ki…
Televizyonlarda dalga geçilen hataların belki yüzde 80'i, bahsettiğiniz şekilde "burada bir mantıkszılık var sanki" yaklaşımıyla çevirmeni tarafından kolaylıkla fark edilebilecek hatalar maalesef.

Çalışma temposu veya çevirmenin çalışma disiplini gibi faktörler yüzünden ortaya çıkan durum sebebiyle insan "altyazı çevirmeniyim" diyemiyor bazen topluluk içinde.