Kravat Diyelim

Filmin ortalarına doğru, bir çatışma sahnesi: Kafalar gözler yarılıyor, insanlar ölüyor. Sonra bir laf:
 -Kravat diyelim.
Peki, diyelim. Sonra film devam ediyor. Bütün film boyunca kafalar gözler yarılmaya, binalar patlamaya devam ediyor. Sanatsal açıdan ele alınacak bir tarafı yok belki filmin, ama herkesin birleştiği ortak nokta: 80’li yılların macera filmlerine gönderme yapan çok eğlenceli bir seyirlik. Neyse zaten, film eleştirisi yapmak bu blogun konusu değil.
Filmin neredeyse sonu gelmiş. Gerilim had safhada. Ölenler, yaralanlar, kolu bacağı parçalananlar…  ve yine:
-Kravat diyelim.
Bir zahmet demeyelim. Ne alakası var şimdi kravatın bu filmle? İçinde kravatın kıyıdan köşeden geçtiği bir tek sahnesi var mı acaba? Kravatla ilgli çok ince bir espri yapılıyor da ben mi anlamıyorum?
Aslında tam tersi. Bir espri var ama kravatla alakası yok; onu da çevirmen anlamamış. Adamlar kravat falan demiyor. Düpedüz “Berabere kaldık diyelim.” diyor; ama çeviri resmen facia olmuş. Halbuki ortada herhangi bir deyim, az bilinen bir argo bile yok. “Tie” kelimesinin sözlük anlamlarından biri de “berabere kalmak”

İşin komiği, bu filmin çevirisiyle, altyazısıyla hiçbir alakamız olmadığı halde çalıştığım şirkete “Bu nasıl bir çeviri, kardeşim?” diye bir şikayet postası geldi. Bildiğiniz posta koymuş yani adam. Adam haklıydı tabii, filmin çevirisi sadece bu yüzden değil bir sürü başka sebepten dolayı da çok kötüydü; ama posta adresi biz değildik.

Yorumlar