BANA NE

Türk sinemasının son zamanlarda büyük bir patlama yaşadığına sevinerek şahit oluyoruz. Piyasaya sürülen her Türk filminin kalitesinden emin olamasak da, bazı kötü ama yüksek hacimli filmler yüzünden daha kaliteli işlerin maalesef gölgede kaldığını görsek de, sonuçta iyiye doğru bir gidişin olduğu yadsınamaz.

Ülkemizde çekilen birçok filmin yurt dışında sadece festivallerde değil vizyonda da temsil edilmeye başladığını sevinerek gözlemliyorum. Ancak bu durum, çeviriyle ilgili sorunlara bir yenisini daha ekliyor: Türkçe'den İnglizce'ye, daha doğrusu tüm diğer yabancı dillere yapılan çeviriler.

Öncelikle kimsenin hakkını yemeyelim, Türkçe'den diğer dillere altyazı çevirisinin ciddiyetle ele alındığını, herkesin bu işe büyük önem verdiğini söylemeliyim. Bir filmin birkaç kere seyredildiğine, bir tek cümle üzerinde uzun uzun tartışıldığına çok şahit oldum. Yani kimsenin işi baştan savma yapmak gibi bir düşüncesinin olmadığından eminim.

Yine de, hiç olmayacak hatalar çıkmıyor değil. Elbette ki çeviri her şeyden önce yorum işidir; ve çeviri metni öncelikle çevirmenin kendi algı filtresinden geçer. Bu bağlamda ele almayı öğrenmezsek, kendi bildiğimiz gibi çevrilmemiş her metni yanlış zannetme gibi büyük bir hatadan sıyrılamayız. Tabii öte yandan bu, bağıra çağıra "Ben yanlış oldum." diyen bir çeviriyi görmezden gelmemiz anlamına gelmemeli.

Filmde çocuk "Bana ne, bana ne." diyordu, biraz da efemine bir tavırla. Ve çevirisi "What is it to me," olmuştu. Ortaokul hazırlıkta, İngilizce'yi daha ilk öğrenirken böyle bir çeviri yaptığımı hatırlıyorum. Babam da bana "Bu yanlış olmuş." demişti. Uzun süre nesinin yanlış olduğunu anlamamıştım, her şeyin kelime kelime çevrilemeyeceğini öğrenene kadar.

Burada çevirmen yorumundan bahsetmek anlamsız olur. Çok bariz bir çeviri hatası.
"I don't care" denmesi gerekirdi. Ya da, çevirmenin yorumuna ve filmdeki muhabbetin atmosferine göre benzer başka bir şey bulunabilirdi. Ama "what is it to me," olmayacağı çok açık.

Yorumlar