Türk'e Türk Derler

Dün televizyonda seyrettiğim Türkçe dublaj filmlerden birinde ana karakterlerden birinin lakabı Törk'tü. Film boyunca Törk yukarı Törk aşağı konuşup durdular.

Lafı uzatmaya ne hacet, adamın lakabının aslında Türk olduğu çok belli. Filmin genelini Türklerle hiçbir alakası yok. Sadece adamın lakabı bu.

Burada çevirmen, bizdeki klasik özel isme saygı anlayışından yola çıkarak adama verilmiş ismi değiştirmek istememiş olabilir. Oysa asıl önemli olan filmin daha anlaşılır olmasıysa, adamın lakabı ister Törk olsun isterse herhangi başka bir şey, Türkçe karşılığı bir anlam ifade ediyorsa lakaplar, hatta duruma göre özel isimler bile çevrilmelidir.  Örneğin yıllar önce çevirdiğim bir filmde "Silver Bridge" diye bir yer geçiyordu. Ben de bunu "Gümüş Köprü" diye çevirmiştim. Sonuçta, Amerkalılar kendi aralarında konuşurken de söyledikleri tam buydu: Gümüş Köprü.

Ancak, söz konusu filmde seyrettiğim adamın lakabının Turk olması, çevirmenin başka hassasiyetleri göz önünde bulundurmasına sebep olmuş olabilir. Yıllar önce televizyonda yayınlanan Olağan Şüpheliler filmindeki ünlü Kayzer Şoze karakteri, filmde aslında Türk olarak gösterilirken bize İranlı olarak yansıtılmıştı. 

Çok uzun yıllar önce çevirisini yaptığım, bir ara bizde çok ünlü olan "Generations" dizisinde, karakterlerden biri insanların fes giydiği, Osmanlı döneminden kalma gibi duran, daha  çok Kazablanka filmini hatırlatan bir kahveye girip çıkıyordu. Burası güya İstanbul'du. Amerikalı yapımcıların İstanbul'dan anladığı bu kadardı işte. Söz konusu mekanı Yunanistan olarak çevirmiştim. Dublaj stüdyosunun bu konudaki tavrını biliyordum. Ben öyle çevirmeseydim onlar kendileri değiştirecekti zaten.

Yine çok uzun  yıllar önce çevirdiğim bir zamanların ünlü Charles İş Başında dizisinde, bir bölümde, dizideki karakterlerden biri her şeye katlanabileceğini söylemek için "Türkiye'de hapishanede 5 yıl kaldım." gibi bir laf ediyordu. Uzun süre canımıızı sıkan Geceyarısı Ekspresi filminden sonra İngilizce'ye yerleşen, çok yaygın olmasa da yine de kullanılan bir deyim. Bu cümleyi olduğu gibi çevirdiğimde stüdyo tepki göstermiş, böyle şeyleri çevirmememi, başka bir şey yazıp geçiştirmem gerektiğini söylemişti. Çünkü o dönemde  ulusal kanallar bu tür  laflar yüzünden tepki çekip canlarının sıkılmasını istemiyordu. O yüzden de  sanki böyle bir şey hiç söylenmemiş gibi göstermeyi tercih ediyorlardı. Şimdi de durumun çok değiştiğini sanmıyorum.

Sebep ne olursa ben Türk'e Türk denmesinden yanayım. Bizimle ilgili hoşa gitmeyen şeyler söylendiğinde biz çevirmedik diye bunlar ortadan kalkmadığına göre kendi kendimizi kandırmamızın bir alemi yok diye düşünüyorum. 

Yorumlar