VE - 1

Birbirini takip eden veya birlikte olan iki olgudan bahsederken bu iki olguyu genellikle bağlaçlarla bağlarız. Çoğu durumda, aslında iki ayrı cümleyle ifade edilen ama bir arada olduğu için bağlaçla birleştirilmiş bir cümlede bağlacın kaldırılıp cümlenin ikiye, hatta duruma göre üçe, dörde vs. bölünmesi anlamda hiçbir değişiklik yaratmaz.

Çevirmenin zor bir cümleyi karmaşık yapsını koruyarak mı yoksa daha anlaşılır küçük cümlelere bölerek mi çevirmesi gerektiği, çevirmenin kendi tarzına bağlı olarak ve tabii çeviriyi talep edenin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak verilecek bir karardır. İleride bu konuya da değineceğim.

Bugün "ve" bağlacının olup olmadık her yerde kullanılmasından bahsedeceğim.

"The man took the gun and pulled the trigger," cümlesine bakalım. Buradaki birbirini takip eden, hatta neredeyse birlikte olan iki olguyu şöyle sıralayalım.

  1. Adam silahını aldı.
  2. Adam tetiği çekti.

Aslında birbirinden farklı iki eylem olduğu için ikisini ayrı ayrı yazınca verilmek istenen anlamda hiçbir şey kaybolmuyor, ama araya ve bağlacını ekleyip iki cümleyi birleştirince verilmek istenen anlamın daha güçlendiği kesin.

İngilizcede, özellikle konuşma dilinde, dilbilgisi bakımından kullanımı çok basit olan "and" bağlacı çok sık kullanılır. Olguları birbirine bağlayan başka kalıplar da vardır elbet, ama kullanım sıklığı açısından hiçbiri "and"le boy ölçüşemez. Ayrıca çoğu durumda bu kalıpları birbirinin yerine kullanamazsınız.

Türkçe, İngilizcenin akisne bağlaç zengini bir dildir. Verdiğim örnekteki basit cümleyi kaç farklı şekilde yazabileceğimize bakalım:

1. Adan silahı aldı ve tetiği çekti.
2. Adam silahı alarak tetiği çekti.
3. Adam silahı alıp tetiği çekti.

Sadece ilk bakışta bile aynı cümleyi aynı anlamı verecek üç farklı biçimde yazabildiğimiz görülüyor. İlla ki "and" gördüğümüz yere "ve" yapıştırmamıza gerek yok yani.

Çeviri yaparken kaynak dilin sınırları içinde kalıp Türkçeyi de bu sınırlarla daraltmak çevirinizin güzel olmamasına sebep olur. Sizden istenen sıkıcı bir bilimsel makalenin çevirisiyse hiç kimse kullandığınız cümle kalıplarıyla ilgilenmeyebilir, veya okuma alışkanlığının olmadığı bir ülkede üniversite mezunlarının bile takip etmekte zorlandığını itiraf ettiği film altyazısı çeviriyorsanız, hiç kimse hangi bağlaçları tercih ettiğinizi umursamayabilir, ama belli bir okuma zevkine erişmiş insanlara hitap edecekseniz, örneğin kitap çeviriyorsanız, ellerindeki kitabı "Ne kadar kötü yazılmış," diye fırlatıp atmalarını istemiyorsanız üslup konusunda biraz daha seçici olmalısınız.

Yorumlar