uzun alt yazı kısa alt yazı

Şüphesiz ki, iyi çeviri yapabiliyor olmak esastır. Kaynak dilde okuduğunuzu ya da duyduğunuzu doğru olarak anlayamıyorsanız, anladığınızı hedef dile doğru bir şekilde aktaramıyorsanız zaten çevirmen değilsiniz demektir.

Ancak, doğru anlamanız ve doğru aktarmanız yeterli olmaz. Bu işin bir de anlaşılır olma ayağı var. Bu ayak eksik olursa, çeviriniz yere düşer. Hiç kimse sizin neyi anlayıp neyi anlamadığınıza bakmaz. Bunu zaten yapabiliyor olduğunuzu varsayar.  Çevirinizi okuyan / dinleyen insanların asıl önem verdiği, kendilerinin bir şey anlayıp anlamadığıdır.

Alt yazıda anlaşılırlığı tutturmak her zaman kolay bir iş değildir. Kısacık bir sürede, ekrandaki iki satırlık daracık bir alana, seyircilerin o filmde ne olup bittiğini anlamasını sağlayacak bilgileri doldurmanız gerekir.

Size ayrılan alanı kimsenin okuyamayacağı kadar çok kelimeyle doldurursanız, seyirci bundan hiç memnun kalmaz. Zaten, kimsenin okuyamadığı bir alt yazı çevirisinin kimseye faydası da yoktur.

Okunamayacak kaygısıyla her şeyi çok kısa keserseniz, seyirciler bu sefer de filmde olan bitenleri kaçırıyormuş hissine kapılarak yine memnun kalmaz.

O yüzden de, belirli bir ayarı tutturmak gerekir. Çevirinin çok uzun olmaması gerektiği gibi, çok kısa da olmaması gerekir.

Yorumlar