mesaj

Klasik bir aydın (?) refleksi vardır hani: “Hiç mesaj vermiyor.” diye kötülerler her romanı, filmi.  İnsanların , üzerinde niye emek ve para harcadığı belli olmayan içi bomboş yapımları hangi cüretle “iş yaptım” havalarında önümüze sunduğunu pek anlamasam da, mesaj kaygısı dolu  fazlasıyla yapmacık böyle tipik reflekslerden de hiç hazzetmem.

 

Nihayet sıkıntılarımız sona eriyor. Bir şeyi Amerikalılar diyorsa doğru diyordur düsturundan şaşmayan yaygın medyamız, en sonunda adı basbayağı “reklam” olan şeyleri bize “kısa mesaj” diye itelemeyi başardı.

 

Yeni MSN’i indirdiniz mi? Peki yeni MSN’de oyun oynadınız mı? Bu iki soruya da “evet” cevabı vermişseniz eğer, şu cümleyle mutlaka karşılaşmışsınızdır:

“Ücretsiz oyunun sponsorumuzun bu kısa mesajından sonra başlayacak.”

 

Dehşet içinde sormak istiyorum: “Kısa mesaj ne?”. Ne olacak, bildiğiniz reklam işte. Ama İngilizcede “kısa mesaj” diye geçiyorsa vardır bir bildikleri, biz de aynen kullanalım. Hem böylece film ve romanlardaki mesaj kaygısı da son bulmuş olur. Al içine bir reklam, fıstık gibi mesaj işte.

Yorumlar